Sorular | Soru sor

Dua ve rahatsızlıklara tesiri

selamun aleykim hocam birgün dişim ağrıyodu ve bildiyim bir dua vardı okudum dua şöyle 3 sefer besmele acısını çektiyim kurtulmak istediyim hastalığımdan allaha ve yüce kudretine sığınırım diye okudum ve bir mucize oldu disimin ağrısı kesti inanılmaz bir ağrı vardı bunun icin nasıl birşey dersiniz

Ve aleyküm selâm kardeşim;

Ne diyeyim?

Geçmiş olsun derim. Çok güzel bir şey, dişiniz ağrıdıkça uygular rahatlarsınız.

Allah’tan başka şifâ verecek var mı?

Hayır!

‘Şâfî’ sıfatının yegâne sahibi O.

İnanarak, tevekkül ederek, ihlâsla okumuşsunuz, Rabbim (c.c.) de şifâsını vermiş.

Ancak bunun için “mûcize” demek, yerinde bir ifade olmaz. Bilindiği üzere mûcize, “Peygamberlerin (aleyhimüsselâm), peygamber olduklarını isbat için, Allah Teala'nın izni ile gösterdikleri ve hiçbir insanın benzerini yapamayacağı hârikulâde (olağanüstü) hallerdir.” Yalnız peygamberler mûcize gösterir, onlardan başka kimse mûcize gösteremez. Ya da bir başka ifadeyle, peygamber olmayanların elinden meydana gelen hârikulâdeliklere mûcize denilmez. Onların isimleri farklıdır. Mesela Allah (c.c.) tarafından olanlara ‘âyet’, velîlerin gösterdiklerine kerâmet, Allah düşmanı olan bazı kişilere verilen olağanüstü hallere ise ‘istidrac’ denir.

Bu itibarla “bir mucize oldu dişimin ağrısı geçti” demek yerine, ‘Allah’ın lûtuf ve inayetiyle’ veya kısaca ‘Allah’ın izniyle dişimin ağrısı geçti’ demeniz daha doğru ve daha uygun olur. Bunu da ayrıca hatırlatmak isterim. Dolayısiyle günümüz toplumunun, basın ve medyasının İslâmi cehaletinden veya gafletinden ya da kelime ve kavram dağarcıklarının sınırlı oluşundan dolayı sık sık işlediği bu hataya düşmemeye gayret edelim. Bildiğiniz gibi, karşılaştıkları her olağanüstü hâli veya akıllarının-mantıklarının kavrayamadığı durumları / olayları hemen “mûcize!” diyerek anlatmaya başlıyorlar…Halbuki o hadiseyi ifade edebilmek için, bir yığın başka kelime ve kavram bulunabilir. Yeter ki din ve dil şuurunda olabilelim…

***

Esas meselemize dönecek olursak, şunları da ilave etmemiz gerekir…

Tamam ağrınız-sızınız geçmiş, rahatlamışsınız. Ama bundan sonrası için yapmanız gereken iş; iyi bir hekime gidip ağrının sebebini tesbit ve teşhis ile tedavisini yaptırmanızdır. Yani ondan sonraki izlememiz gereken yol ve metod budur. Yoksa üzerine yatarsanız, nasıl olsa ağrı geçti der çaresine bakmazsanız, süreç devam eder, dişinizi kaybedebilirsiniz. Bilindiği gibi ağrılar-sızılar hep bize hastalıkları, gelen tehlikeyi, sıkıntıyı haber veren, tedbir almamız için ikaz eden birer uyarıcıdırlar. Yani bir bakıma nimettir. Bunu gözardı etmememiz lazım. Çatlayan evin duvarları gibi yani… Köklü çarelere başvurmak yerine çatlakları sıvayıp palyatif tedbirlerle durumu idare etmeye kalkışırsak, belki o günü/günleri kurtarırız ama, beklenmedik bir anda evimizin yıkılmasına, başımıza çökmesine mâni olamayız. Demek ki asıl çare; ağrıyı kesip ondan kurtulmanın ardından, gerekli tedaviyi olmaktır.

Allah dostlarının (k.esrarahum) böyle yaptıklarını biliyoruz; hocalarımızdan-büyüklerimizden dinledik/dinliyoruz. Önce okur, hastayı rahatlatır, sonra da onu hekime gönderirlermiş. Onların müntesibi ve samimi birer mü’min olarak bizim de takip etmemiz gereken yol ve usûl bu olmalıdır. Hem manevî hem maddî tedaviyi ihmâl etmemeliyiz.

Dişlerin sıhhati ve diş ağrısı çekmemek için alınacak manevî bir tedbir

“Salât-ı vitrin birinci rek’atinde Sûre-i Fâtiha’dan sonra ‘Elemneşrahleke…’, ikinci rek’atinde ‘Tebbet…’, üçüncü rek’atinde ‘İhlâs-ı şerif’ sûrelerini okuyan kimsenin dişleri sağlam ve sıhhatli olur. Diş ağrısı nedir bilmez.” [Ebu'l-Faruk Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)]

dua, âyet, hastalığım, dişim ağrıyodu, kesti, mûcize, hârikulâde, kerâmet, istidrac,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com