Sorular | Soru sor

Çocuklara isim

S.a. Ben eflal, İrem, Zümra isimlerinin anlamlarını öğrenmek istiyorum. Bu isimlerin çocuklara konmasının dinen bi sakıncası var mı? Bilgilendirirseniz memnun olurum. Teşekkür ederim.

Ve aleyküm selam…

Değerli kardeşim;

Okuduğum araştırdığım sağlam-ciddi, güvenilir kaynak eserlerde;

a) “Eflal” diye bir kelimeye/isme rastlamadım. Dolayısiyle anlamını da bilmiyorum. Net’teki yazılanlara da güvenmiyorum; ilmî usûl ve müstenidattan uzak. Binaenaleyh anlamını tam olarak bilmediğimiz bir ismi kullanmaktansa, çocuğumuza sünnete uygun, manası güzel olan isimlerden koymak en doğru, en uygun olanıdır.

b) “İrem” için bkz. http://sorular.mollacami.com/soru-ve-cevaplar-793.html

c) “Zümra” diye yazdığınız kelimenin aslı”zümretün”dür. Vakıf/duruş halinde okunuşu, “zümreh” veya “zümrah” diye telaffuz edilebilir. Ya da galat olarak Türkçemizde olduğu gibi “zümre” de denilebilir. Çoğulu “zümer” gelir. Bildiğiniz üzere Kur’an-ı Kerim’de bu isimde bir de sure vardır. Zümre’nin manası; Cemaat, topluluk demektir, “zümer” de topluluklar anlamındadır. Ayrıca bölük, grup, sınıf, takım, bölüm, cins ve nevi manalarına da gelir. Mesela, Zümre istibdâdı; grup tahakkümü, oligarşi demektir. Ama sizin de yazdığınız gibi yaygın ve yanlış ifadesiyle “zümra” diye söylenmesi ise, herhalde ayrı bir galat olsa gerek. [Bkz. Ahterî-i Kebîr, Kamus, Müncid, Osmanlıca-Türçe Ansiklopedik Lûgat, Büyük Türkçe Sözlük v.s. ilgili maddeleri]

Bir yerlerde şöyle bir açıklama gördüm: “Zümra: (Ar.) Ka. 1. Güzel, iyi ahlaklı. 2. Cesur, yiğit, yürekli. 3. Zeki, bilgili kadın” denilmiş. Ama hangi sözlük, ansiklopedi, lûgat veya mu’cem’den aldıklarını belirtmemişler. Ulaşabildiğim kaynaklarda ise böyle bir izaha rastlamadım.

Sonuç: Sorduğunuz üç isimden her birinin tahlili bu olduğuna göre, dinimiz açısından bu isimlerin çocuklara konulmasının sünnete uygun olmayacağı, mahzurlu bulunacağı anlaşılmaktadır.

***

Bildiğiniz gibi yeni doğan çocuğa kısa bir süre içinde güzel bir isim koymak anne ve babaların en önemli görevlerindendir. Çocuğa konulan isim hem bu dünyada hem de ahirette geçerlidir. Rasûlullah (s.a.v.) sadece çocukların değil, büyük insanların ismiyle dahi ilgilenmiştir. Kötü bulduğu bazı isimleri değiştirme yoluna gitmiştir. Yine konulması gereken güzel isimler hakkında bilgiler vermiş, zaman zaman bizzat kendileri çocuklara isimler vermiştir.

***

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) güzel isim koymanın önemini şöyle açıklıyor: "Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın." [Ebu Davud, Sünen, Edeb, 69]

Bu çağırma işini Allah Teala'nın vazifelendirdiği bir melek O’nun izniyle yapacaktır. Hiç kimse kıyamet günü Allah’ın (c.c.) hoşlanmayacağı isimle O'nun karşısına çıkmak istemez. Öyleyse kötü olan isimlerin çocuklara verilmemesi gerekir.

***

Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.v.) isim mevzuundaki hassasiyetini daha iyi anlamak için şu hadis-i şerifi de görmek lazım.

Yahya bin Said (r.a.) anlatıyor: Nebî (s.a.v.) bol sütlü bir deve hakkında:

- "Bunu kim sağacak?" diye sordu. Bir adam ayağa kalkmıştı ki, Rasûlullah (s.a.v.) adama:

- "İsmin ne?" diye sordu. Adam:

- "Mürre (acı)" deyince ona;

- "Otur" dedi. Rasûlullah (s.a.v.) tekrar:

- "Bunu kim sağacak?" diye sordu... Bir başkası ayağa kalktı, ben sağacağım diyecekti. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) ona da:

- "İsmin ne?" diye sordu. Adam:

- "Harb" deyince, ona da:

- "Otur" dedi. Efendimiz (s.a.v.) tekrar:

- “Bu deveyi bize kim sağacak?" diye sormaya devam etti. Bir adam daha kalktı. Ona da ismini sordu. Ondan:

- "Ya'iş (yaşıyor)” cevabını alınca ona:

- "Sen sağ" buyurdu. [Mâlik, Muvatta, İsti'zan 24]

***

Allah Tealann'ın hâs isimleri kullara ad olarak verilmez. Ancak sıfatları isim olarak verilebilir. Mesela; Kerim, Halim, Kadir gibi kelimeleri insanlara isim olarak vermek caizdir. Ancak bu isimlerin başına bir “Abd” kelimesi ilave ederek söylemek ise çok güzel bir dikkattir/hassasiyettir. Zira “Abd” kelimesini ilave ederek söylediğiniz takdirde Kerim'i Abdülkerim olarak söylersiniz. Bu takdirde Kerim'in kulu demiş olacağınızdan mana pek güzel bir şekil alır.

Nitekim Aziz isminin başına da bir “Abd” kelimesi ilave ederek söylediğinizde azizin kulu manasına Abdülaziz demiş olursunuz. Mecburi olmasa da güzel bir hassasiyet olur.

Rasûlullah’ın (s.a.v.) açıklamalarına göre en güzel isimlerden bazıları şunlardır: Erkek ismi olarak, Abdullah, Abdurrahman, Muhammed (Mehmed), diğer peygamberlerin isimleri, Sevgili Peygamberimizin torunları Hasan, Hüseyin ve sair İslam büyüklerinin isimleri tavsiye edilen isimlerdir.

Kız isimleri olarak da; Aişe (Ayşe), Fatıma, Zeyneb, Hatice, Cemile, Zehra… gibi isimler güzeldir.

Ayrıca isimlerle ilgili ansiklopedilere ve günlük takvimlere de bakılabilir. Oralardan da isimler seçilebilir.

***

Yukarıda da belirttiğimiz üzere mahşerde her çocuk, konan ismiyle çağrılacaktır. Şayet çocuğun ismi kötü manaya gelen gayrimüslim ismi ise, mahşer halkı önünde isminden dolayı utanan çocuk:

'Allah beni doğuştan Müslüman olarak dünyaya gönderdi, sen neden bana kötü manaya gelen ismi koydun?' diye isim koyandan davacı olacaktır.

İsmin manasının böylesine ehemmiyetinden dolayıdır ki, Peygamber'imiz kötü manaya gelen yabancı isimleri iyi manaya gelen Müslüman isimleriyle değiştirme örnekleri vermiştir. Mesela;

‘Uzza putun kulu’ manasına gelen ‘Abdu'l-uzza'yı, Allah'ın kulu manasına gelen ‘Abdullah’ ile değiştirmiştir.

Ateş parçası manasına gelen ‘cemre'yi de güzel kız manasına gelen ‘cemileyle’ ile, Harp ismini de Hasan'la düzeltmiştir.

***

Demek ki, Müslüman isminden maksat, mananın kötü olmamasıdır.

Bununla beraber bazen isimlerde mana açık da olmayabiliyor. ‘Aleyna’ gibi... Son zamanlarda çok rastladığımız bu ‘Aleyna'nın ne manaya geldiğini pek bilemiyoruz. Çünkü, Kur'an'da geçen ‘aleyna’ isim değildir. Sadece yer aldığı cümlenin içinde ‘üzerimize’ manasına gelmektedir:

“Vemâ aleynâ” bizim üzerimize olmadı, “ille’l-belâğ” sadece tebliğ oldu. Yani bizim üzerimize tebliğden başka bir vazife yoktur, manasına gelebilen ‘bizim üzerimize'yi, cümle içindeki yerinden çekip birine isim olarak verdiğinizde, ne manaya geldiğini anlamak zorlaşmaktadır.

Bir de kızlarımıza verilen Kezban ismi vardır ki, zannederim yanlış anlaşılan isimlerden biri de budur. Kezban'ı hep yalancı manasına anlayanlar, Kur'an'daki ‘tükezzibân’ ile karıştırmışlardır. Çoğu kimseler Farsçadaki ‘ev hanımı’ manasına gelen ‘Kedbân'dan alınma Kezbân'ı, Arapçadaki 'yalanlayan' manasına gelen ‘tükezzibân'dan alınma sanarak bu isimden hep ürkmüşlerdir. [Bkz. http://sorular.mollacami.com/soru-ve-cevaplar-47.html]

Bununla baraber iyi bir anlamı olmasına rağmen yanlış anlaşılacak isimler de koymamaya dikkat etmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu itibarla kız çocukları için, Büşra, Beyza, Selma, Esma, Ahsen, Rabia, Saliha, Salime, Adile… gibi kolay seslendirilen, yanlış yazma ve yanlış söyleme ihtimali olmayan isimler tercih edilebilir.

***

Velhasıl; ebeveynler yavrularına karşı vazifelerini yerine getirirken, gayrimüslim kimliğini çağrıştıran yabancı isim koymaktan kaçınmalı ki, mahşerde koydukları isimlerle çağrılan çocuklarının şikayetine muhatap olmasınlar. Bu mevzuda elbette ki bizim gibi düşünmeyenler de olabilir. Onlara da, "Tercih size aittir, kim neye layıksa onu bulur" demekten başka sözümüz olamaz haliyle...

Ayrıca bir ismin mutlaka Arapça olması şart değildir. Türkçe, Farsça ya da başka bir dilde de olabilir. Önemli olan bu ismin yukarıdaki ölçülere aykırı olmamasıdır.

Unutmamak lazım; herkes kendi tercihinin-kararının ve yaptığının sorumlusudur!

İsim meselesine psikolog gözüyle bakış: http://yasam.bugun.com.tr/ismimiz-yasamimizi-nasil-etkiliyor-haberi-206155


Esmâ, irem, Çocuklara isim, eflal, Zümra, Büşra, Beyza, Selma, Ahsen, Rabia, Saliha, Salime, Adile,

Yorumlar (3)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla