Sorular | Soru sor

Tuvaletlerin yönünün kıbleye dönük olması

Hocam bir kooperatiften ev aldım. Evi aldığımda henüz bitmemişti. Ev bittikten sonra tuvalet taşının kıble yönüne baktığını, arada 5-10 derecelik bir açı bulunduğunu farkettik. Şu an evimi kiraya verdim. Kiracım da bu konuda hassas. Bir kaç sucuya danıştık. Taşın yönünün değiştirilebileceğini , ancak delik yeniden ayarlanacağı için aşağı kata da zarar verileceğini söyledi. Bizim ve alt katta oturan kişi için zahmetli ve masraflı bir iş olacak gibi görünüyor. Bu durumda sizce taşın bu şekilde kalmasının bir mahzuru var mıdır? Mekruhluk açısından bu bir zaruret hali midir?

Değerli kardeşim;

Dilerseniz önce sorduğnuz soruyla ilgili belli başlı hadisleri naklederek başlayalım meselemize…

1. Abdurrahman b. Yezîd (r.a.) şöyle aktarıyor: “Selman’a (r.a.) sizin Peygamberiniz (s.a.v.), size her şeyi hatta abdest bozmayı bile öğretti denildi de, Selman: “Evet” dedi, bizi büyük ve küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmekten, sağ el ile taharetlenmekten, taharetlenmeyi üç taştan az olarak yapmaktan, kemik ve tezekle taharetlenmekten de yasakladı.” [İbn Mâce, Taharet, 16; Ebû Davut, Taharet, 21]

2. Ebu Eyyûb el-Ensârî (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben sizin babanız yerindeyim. Size öğretiyorum. Biriniz tuvaletini yaparken kıbleye dönmesin, ona arkasını da çevirmesin."

Hadisi rivayet eden Halid bin Zeyd Ebu Eyyûb el-Ensârî (r.a.) devamla diyor ki; Şam'a geldik, oralardaki tuvaletlerin kıbleye karşı yapılmış olduğunu görünce, yanlanarak (kıbleyi yan tarafımıza alarak) ihtiyacımızı giderir, Allah'tan da af dilerdik. [Buhârî, Sahih, Vudu’, 11; İbn Mâce, Sünen, Taharet, 17]

3. "Rasûlullah küçük-büyük abdestlerde iki kıbleye (Kâ’be’ye ve Mecscid-i Aksâ’ya) dönmemizi yasaklamıştı."

Mervan (r.a.) diyor ki: "İbn Ömer'i (r.a.) gördüm; bineğini kıbleye karşı durdurmuş, kendisi de kıbleye karşı küçük abdestini yapıyordu.

- 'Bu yasaklanmadı mı?' diye sordum.

- 'Evet, ama açık arazide yasaklandı. Seninle kıble arasında gizleneceğin kadar bir şey (duvar, perde, bina vb. bir şey) varsa mahzuru yoktur' dedi." [Ebu Davud, Sünen, Taharet 4]

Bu ve benzeri hadisleri topluca değerlendiren fakihler, bu mevzuda pek çok farklı görüş ve izahlar getirmişlerdir. Bunlardan öne çıkan iki görüş şöyledir:

(1) Açık arazide def’-i hacet yaparken kıbleye dönmek haramdır, ama bina içlerinde haram değildir. (Abbas b. Abdulmuttalib, Abdullah b. Ömer, Şa'bi, Mâlik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel r.anhum bu görüştedirler.)

(2) Bu, açık arazide de binada da caiz değildir. (Ebu Eyyûb el-Ensarî, Mücahid, İbrahim en-Nehaî, Süfyan es-Sevrî, Atâ, Ebu Hanîfe ve bir rivayette de Ahmed b. Hanbel r. anhum hazeratının görüşleri/içtihatları bu yöndedir.) Bu mesele ile ilgili olarak altı farklı görüş daha vardır, fakat en kuvvetli görüşler bunlardır. [Bu görüşler ve uzun izahları için bkz. Mahmud Hattâb es-Sûbkî, el-Menhelü'l-Azbü'l-Mevrûd, I, 39-42]

***

Sonuç

Bir medeniyetin, ‘birleşik kaplar’da olduğu gibi, her sahasıyla alçalacağını, ya da her sahasıyla yükseleceğini hesaba katmalı… Kendine hâs mimarî tarzı/üslûbu ve görüşü olmayan bir sistemin bir medeniyete damgasını vuramayacağını bilmelidir.

Bu itibarla Müslüman mimarlar, yıllardır unutulan ve ihmâl edilen bu gerçeği, tekrar hatırlamalı, gündeme getirmeli ve hâl çaresi bulmalıdırlar.

Tuvalet taşları dahi İslamî temizliğe elverişsiz, idrarı insanın üzerine sıçratan tarzlarda imâl edilebilmektedir. Lavaboların modeli, abdestte ayakların yıkanması hiç hesaba katılmadan çizilmekte, inananlar da buna mahkûm olarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Oysa İslamî-imanî şuur ve idrâk elbette ki bu olmamalıdır.

Bu meseleyi küçümşeyenlere Hz. Selman (r.a.) Hadisini hatırlatmamız herhalde yeterlidir. O zaman da bir müşrik bu meseleyi küçümsemiş ve alaylı bir tavırla, "Peygamberiniz (s.a.v.) sizin bu tür işlerinize de mi karışıyor?" demişti.

***

Velhasıl; kıbleye doğru tuvalet ihtiyacı görmenin iki ayrı hükmü ortaya çıkmaktadır:

a) Açık bir arazide kıbleye karşı ihtiyaç görmek caiz değildir, haramdır; en azından mekruhtur.

b) Kapalı bir mekânda kıbleye karşı ihtiyaç görmek, caizdir.

Ancak, her ne kadar şer’î bakımdan kapalı yerde caiz ise de, ev içerisinde tuvaletin kıbleye karşı yapılması hoş karşılanmamaktadır. Meselenin azimet ve takva yönü bunu göstermektedir. Dolayısiyle bina yapılırken dikkat edilmeli, yapıldıktan sonra ortaya çıkan yanlışlıklar da imkân nisbetinde düzeltilmelidir. Ama düzeltmek mümkün değilse, haliyle mahzuru da ortadan kalkar.

***

Mukaddesata hürmetle ilgili bir makalemizin "KIBLE’YE-KÂBE'YE HÜRMET" ara başlığı altında şunları dile getirmeye çalışmışız:

"Kıble’ye-Kâbe’ye hürmetle alakalı Allah dostlarının hayatlarından bazı örnekler…

Silsile-i sâdât-ı Nakşibendiye’nin 5. halkasını teşkil eden büyük veli Beyazıd-ı Bestami (k.s.) Hazretleri anlatıyor:

“Bir gece mescitte ibadet ederken, çok yorulmuştum. Sabaha doğru, ayağımı kıbleye doğru uzatmış ve uykuya dalmışım. ‘Ey Beyazıt! Padişahlar huzurunda böyle mi oturulur?’ diye bir azar işiterek kendime geldim ve hayatım boyunca bir daha ayağımı Kıble’ye uzatmak küstahlığını göstermedim.”

Keza Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiye-i Müceddidin kolunun 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Hazretlerine, müntesiplerinden biri gelerek, hacdan dönen babasının zât-ı âlilerini görmeyi çok arzu ettiğini… Fakat hayli rahatsız olduğu için gelemediğini söylüyor. Mazeretine binaen, mümkünse, sizin onu ziyarete gelmenizi arz ve talep ediyor, diyor. O da, müntesibinin bu ricasını kırmayarak son derece hasta olan babasını ziyarete gidiyor. Süleyman Efendi Hazretlerinin, hastanın ziyaretine girmesi ile dışarıya çıkması bir oluyor. Hastanın oğlu hemen peşlerinden koşup heyecanla, "Ne var Üstazım?" diye sorunca, Süleyman Efendi Hazretleri, "Babanız hacdan gelirken bir miktar Kâbe örtüsü de alıp gelmiş, ama o örtüye gerekli hürmet ve ihtimamı göstermemiş. Kâbe örtüsü, diğer eşyalar arasında sanki bir hırka parçası gibi, ezilmiş, büzülmüş. Onun için oğlum, baban cezalanmış ve babanın kurtuluşu mümkün değil!" buyurmuş ve hakikaten de biraz sonra, o kişi ölmüş. Hacılarımızın dikkatine!..

Kâbe’ye-Kıble’ye hürmet etmesini bilen ecdadımız; değil Kıble’ye ve Kâbe’ye ayak uzatıp oturmak, Kıble’ye ve Kâbe’ye hürmeten, -kapalı ve maksadının dışında bir başka şey için kullanılmayan- tuvalette dahi ön ve arkalarını Kıble’ye-Kâbe’ye çevirmemişler ve hayatları boyunca, Kıble ve Kâbe tarafına tükürmemişlerdir bile..."

kıble, tuvalet, Ev, kooperatif, tuvalet taşı, büyük ve küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmekten,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com