Sorular | Soru sor

Kasvet-i kalp

Selamun aleyküm hocam, Kuranı kerimde zümer suresi 22. Ayette “Allahı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun!” buyruluyor, kalp katılığı nedir açıklayabilir misiniz? Tşk ederim Abdullah Akçiçek - Almanya



Ve aleyküm selam…

Kıymetli kardeşim;

“Kasvet” kelime olarak sert ve kuvvetli olmak, kalbi taş gibi olmak anlamındaki "kaf-sin-vav (kasv)" masdarından gelir. Katı kalplilik, taş yüreklilik, kabalık ve şiddet demektir.

Tasavvuf lisanında kasvet; kulun, yaptığı ibadetleri kendinden bilmesi, işlediği ameli kendi hüneri kabul etmesidir.

Kasvet, âbidler hakkında merhametsizlik… Ârifler hakkında mükemmellikte karar kılma manalarına gelir. Maneviyat yoluna/tasavvufa yeni girenler fazla hislenir, fakat bu yolda ileri menzillere ulaşanlar hislerini hiç belli etmezler. Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.), Kur’an dinlerken ağlayan birini görünce; “Biz de böyle idik, ama kalbimiz kasvetlendi” demiştir. [İmam Gazali, İhya, II, 296]

Malumunuz, yufka yürekli olmaya da “rikkat-ı kalp” denir.

Kur'ân-ı Kerim’de bu kavramla, sizin de bir ayet-i celileden naklettiğiniz gibi, kalbin taş gibi katı olması ile insanın iman, ibadet, amel, dua, Allah'ı zikir, haşyet-saygı ve merhametten uzak olması, Allah'tan korkmaması kastedilmiştir.

Kasvet, zem (kötüleme) ifadesi olarak kullanılmış... Hakkı kabul etmemekte, inkâr ve isyânda ısrar eden; Allah'a verdikleri iman ve ibadet sözünü (mîsâkı) bozan Yahûdîler [Bakara suresi, 2/74; Mâide suresi, 5/13]… Allah'a îmân edip ona kulluk etmeyen, yalvarmayan ve kendilerine yapılan ikazı/uyarıyı unutan toplumlar [En'âm suresi, 6/43] katı kalpli olmakla yerilmişlerdir.

Keza Kur’an-ı Kerim’de, kalpleri katılaşanlar gibi olunmaması istenmiştir. [Hadîd suresi, 57/16]

Katı kalpli olanların, kalplerinde hastalık bulunan münafıklarla birlikte şeytanın vesvesesi ile müptela edildikleri [Hac suresi, 22/53] bildirilmiş… Ve yine "Allah'ı zikre karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun" [Zümer suresi, 39/22-23; Hadîd suresi, 57/16] buyrulmuştur.

Kur’an’da "kalbi katılaşanlar" tabiri, mü’min olmayanların mahiyeti olarak kullanılmış ve bu kimseler zulüm (Hac, 22/53) ve sapıklık içinde olmakla tavsif edilmişlerdir. [Zümer suresi, 39/22]

Katı kalpliliğin zıddı ise, Allah'a huşûlu/saygılı ve mütevâzi olmak (ittika ve haşyetyetle alçakgönüllü bulunmak), Allah'tan korkmak ve derileri ürpermektir. [Hac suresi, 22/53-54; Zümer suresi, 39/22-23; Hadîd suresi, 57/16]

***

Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye’nin 8’inci halkasını teşkil eden Hâce Yusuf Hemedânî (k.s. H. 440/M. 1048 – H. 535/M. 1140) hazretleri buyururlar ki:

“Kalp, çark gibidir, beden de değirmen taşı gibi...

Su, meşiyyet (irade) âleminden hüküm nehri ile gelir ve kalp çarkına vurur. Kalp dönmeye başlar...

Su hızlandıkça çark da hızlanır. Çark hızlandıkça taş daha hızlı çalışır, yerinde duramaz.

Hazırladığı ve imal ettiği şey; buğday, arpa, darı ve susam gibi her ne ise meydana çıkar.”

***

Şeyh Hemedânî hazretleri, bu dersin zayıflara göre olmadığını söylemişti; zira içinde çok dersler ihtiva eden bir karmaşık dersti bu. “Hangi tohum neşvünema bulamaz?” diye soruyordu.

Elbette ki taşlar üzerine düşen tohum neşvünema bulmayacaktı.

Kalbi taş gibi katılaşmış olanların hali böyleydi.

İşte Rahmân'ın ihsan ettiği vesilelerle maksûda erişilecekti ve bu dersi anlamak için kapıları hakikate açık bir kalp gerekiyordu.”

şiddet, Kasvet-i kalp, "kaf-sin-vav (kasv)", Katı kalplilik, taş yüreklilik, kabalık, Tasavvuf lisanında kasvet; Kulun, yaptığı ibadetleri kendinden, işlediği ameli kendi hüneri bilmesidir,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com