Sorular | Soru sor

Hz. Mehdî

Selamünaleyküm hocam; yazılarınızı titizlikle takip ediyorum.... Bu konu hakkında bilgi vermenizi istirham ederim. (Haddime olmayan bir konu evet, bize düşen görev imanımızı kurtarmak ama aklımdan cıkmıyor bu konu) Acizane dua ile selamün aleyküm.


Ve aleyküm selam…

Değerli kardeşim;

İtimat ve takibin için teşekkür ederim.

Söz konusu mevzulardaki değerlendirme ve sorularına gelince… Hemen belirtmeliyim ki, ‘sorulan, sorandan daha fazla bir bilgiye sahip değil’. Biliyorsunuz, bu ve benzeri hususların hepsi de te’vile muhtaç meseleler... Ehli-erbabı bilir.

Bizler, ancak vüs’atimizce onların anlatıp bildirdiklerini nakledebiliriz. Yaptığımız da bundan ibaret. Onların şahsiyetlerini net olarak tesbit edip, ‘şu zamanda bu zeminde birlikte hizmet etmişlerdir’ ya da ‘edeceklerdir’ demek ve benzeri teferruata girmek herhalde haddimiz de hakkımız da olmamalı… Zaten gerek Rasûlullah Efendimizin gerekse varisleri olan zevatın bu mevzudaki sözleri de genelde mutlaktır, mukayyet değil. Nitekim hadis-i şerifte, ‘Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek, fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır’ buyruldu. [Bkz. Kıyamet Alâmetleri, s. 299; Süyûtî, el-Keşfu an Mücâvezeti Hâzihi’l-Ümmeti el-Elfu,el-Hâvî li’l-Fetavi, 2, 248; Bursevî, İ. H., Tefsîru Rûhu’l-Beyan, 4, 262; Ahmed bin Hanbel, İlel, s. 89] İmam-ı Rabbani hazretleri de, Hz. İsa’nın nüzûli ve Hz. Mehdi’nin zuhuru ile alakalı hususlarda, ‘Peygamberimizin (s.a.v.) vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra’, ‘bin ile ikinci bin yıl arasında” gibi ifadelerde ve keza bizim diğer yazılarda naklettiğimiz açıklamalarda bulunmuştur…

O bakımdan en doğrusu bizler; kendi vazifemize, kendi üzerimize düşen yükümlülük ve sorumluluklara bakmalıyız.

***

‘Peki neden o yazıları kaleme aldık’ derseniz; ortalık toz duman, önüne gelen bir şeyler söylüyor. Bari biz de sağlam kaynaklara istinaden bildiklerimizi aktarmaya çalışalım istedik. Mesele bundan ibaret. Yoksa bizler, ‘Hz. Mehdi’nin zuhuru-Hz. İsa’nın nüzûli’ gibi meselelerde mutlak ve muhakkak manada bilgi sahibi değiliz elbette... Kaldı ki anlatmaya çalıştığımız üzre bunlar, efrad-ı ümmeti aşan meselelerdir. Aklımaza-fikrimeze takmanın da pek bir anlamı olmasa gerek.

***

Hz. Mehdi’yi bulmak, herhalde evleviyetle sağlam bir itikad, salih bir amel ve ihlâs ile mümkündür. Onun içindir ki; gerçekten iman edip Allah yolunda cihad eden… Onun Kitabı için hizmetten hizmete koşan… Kalpleri nûr-i İlahî, füyuzat-ı Muhammedî ile dolup dolup taşan… Kurak-çorak gönüllere onu tevzi gayretiyle yanıp tutuşan… Kendilerine âdeta ‘yeryüzü melekleri’ tabir edilebilecek hasletlere sahip olan mü’minler, onu bilmeseler de tanımasalar da elbette ki onun yanında, onun hizbindedirler. Cenab-ı Hak diler ve nasip ederse onu tanımayı, alenen de bildirebilir elbette… Allah Teala istemediği sürece de kimse Hz. Mehdi'yi tanıyamaz. Bilakis, Mehdî diye belki de ‘mudıll’erin yoluna, peşine takılır. Hani sürüden koyun seçeceğim diye, köpeğe sahip çıkan ahmak gibi…

***

Bildiğiniz üzere ne Hz. Mehdî geldiğinde ‘ben mehdiyim’ diyecek, ne Hz. İsa ‘ben İsa’yım’, ne de Deccâl ‘ben Deccâl’im’ diyecek... İlk ikisi İslâm’a hizmetini yapacak, öbürü de olanca hezimetini ortaya koyacak!..

Ayrıca Hz. Mehdî geldiği gün, hemen herşey birden bire güllük gülistanlık olmıyacak. Küfür-isyan, fısk u fücûr birden yok olup gitmeyecek... Biraz önce de işaret ettiğimiz gibi, nasibi olmayan onun varlığından bile haberdar olmayacak.

***

Velhasıl, Hz. Mehdî (aleyhirrahmeti verrıdvân) Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) varisidir. Dua ve niyazımız;

Rabbim cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’i ve evladını, onların taifesinden-zümresinden, hizmet-gayret ve faaliyetlerinden uzak kılmasın. İstikamet, itaat, ihlâs, sadakat ve teslimiyetten mahrum eylemesin.

Hz. İsa, İmam-ı Rabbani, Hz. Mehdî aleyhisselam, Deccâl, zuhûr, nüzûl, işaret, sorulan, soran, Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek, fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır’,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com