Sorular | Soru sor

Namaz Vakitleri…

Soru: Beş vakit farz namazların vakitlerini fıkha göre tama olarak anlatabilir miziniz, bir de kimi vakitlerin girmediği yerlerde uygulama nasıl olması gerekir? Tşk ederim Slm ve syglar

Farz namazlar ile bunların sünnetleri, vitr, teravih ve bayram namazları için vakit şarttır.

Farz namazlar; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarından ibarettir.

Cuma namazı da öğle namazı yerine geçer.

Namazın yükümlüye farz olması ve kılındığında da sahih olması/geçerli sayılması kendisine bağlı olan "namaz vakitleri"ni bilmeyi gerektirir. Bu vakitler Kitap ve Sünnetle belirlenmiştir.

1) Sabah Namazının Vakti:

Fecr-i sadık’ın (gerçek fecrin/ikinci fecrin) doğmasından güneşin doğmasına kadar olan süre, sabah namazının vaktidir. İkinci fecir; sabaha karşı doğu ufkunda yayılmaya başlayan (yatay) bir aydınlıktan ibarettir. Bununla sabah vakti girmiş, yatsı namazının vakti çıkmış ve oruç tutacaklar için de bu ibadet başlamış olur. Bu yüzden buna "fecr-i sadık" denir.

Fecr-i sadık’ın zıddı/karşıtı, fecr-i kâzib/yalancı fecir yani birinci fecirdir. Bu, doğu ufkunun ortasında yükseklere doğru (dikey), iki tarafı karanlık ve uzunlamasına bir hat şeklinde yayılan bir beyazlıktır. Bu beyazlık kısa bir süre sonra kaybolur ve kendisini bir karanlık takip eder. Bundan sonra ikinci fecir doğar. Bu birinci fecre, sabahın gerçekten girdiğini göstermemesi ve yalancı bir aydınlık olması yüzünden "fecr-i kâzib" adı verilmiştir. Bu fecir gece hükmündedir. Bununla ne yatsı namazı çıkmış ve ne de sabah namazı vakti girmiş olur... Oruç tutacakların bu süre içinde yiyip içmeleri de caizdir.

Zira Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Fecir iki tanedir. Birincisi yemeyi içmeyi haram kılan ve kendisinde namaz kılmayı helal kılan fecirdir. İkincisi ise, sabah namazını kılmak caiz olmayan, fakat yemek içmek helal olan fecr-i kâzibtir." (es-San'ânî, Sübülüs-Selâm, 2. baskı, yyy., I,115]

"Sabah namazının vakti, ikinci fecrin doğmasından, güneşin doğuşuna kadardır." [Buhârî, Mevâkît, 27; Ebû Dâvûd Salât, 2; İbn Mâce, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît,15; Ahmed İbn Hanbel, II, 210, 213, 223]

2) Öğle Namazının Vakti:

Öğle vakti, güneşin gökyüzünde çıktığı en yüksek noktadan batıya doğru meyletmesiyle başlar… Ve her şeyin gölgesinin bir misli uzamasına kadar devam eder.

Cisimlerin, güneş tam tepe noktada iken yere düşen gölgesi (fey-i zeval), bunun dışındadır. Öğlenin bu vaktine "asr-ı evvel" denir. Bu, Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'in (rahımehumumllah) görüşüdür. Ebû Hanîfe'ye (rh.) göre ise, öğlenin vakti, fey-i zeval dışında, cisimlerin gölgesi, iki misli uzayıncaya kadar devam eder. Bununla öğle namazı vakti çıkmış, ikindi vakti girmiş olur. Buna "asr-ı sânî" denir.

Hac farizasını yerine getirmek için dünyanın her tarafından Mekke’ye gelen Müslümanlar, namazlarını Harem-i Şerifte kılmaya gayret ve hassasiyet gösterirler.

Cisimlerin gölgesinin mislini hesaplamada, zeval vaktinde bu cisimlerin sahip oldukları gölge, uzunluğu itibar etmede uzayan gölgeye ilâve edilir.

Çoğunluk fakihlerin delili şu hadistir: Cebrail aleyhisselâm, Nebiyy-i Ekrem’e namaz vakitlerini öğretirken, ikinci gün her şeyin gölgesi bir misli olduğu zaman öğle namazını kıldırmıştır. [Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 2; Tirmizî, Sünen, Mevâkît,1; Nesâî, Sünen, Mevâkît, 6, 10,15; İbn Hanbel, Müsned, I, 383, III, 330; Mâlik, Muvatta', Salât, 9]

Ebû Hanîfe'nin (rh.) delili ise, Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) şu hadisidir:

"Öğle namazını hava serinlediği zaman kılınız. Çünkü öğle vaktindeki sıcaklığın şiddeti, cehennemin sıcaklığını andırır." [Buhârî, Sahih, Mevâkît, 9, 10, Ezân, 18]

Arabistan yöresinde sıcağın en şiddetli olduğu zaman, her şeyin gölgesinin bir misli olduğu zamandır. Bu yüzden öğleyi yazın serine bırakmak (ibrâd) müstehap sayılmıştır. [el-Mevsilî, el-İhtiyâr, I, 38, 39; Zühaylî, a.g.e., I, 508]

Cuma namazının vakti de, tam öğle namazının vakti gibidir.

3) İkindi Namazının Vakti:

İkindi vakti, öğle vaktinin çıktığı andan itibaren başlar ve güneşin batması ile son bulur. İkindi vakti; çoğunluk müctehidlere göre, her şeyin gölgesinin bir misli, Ebû Hanîfe'ye (rh.) göre ise, iki misli olduğu andan itibaren başlar ve ittifakla güneşin battığı zamana kadar devam eder.

Zira Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Güneş batmadan önce, ikindi namazından bir rek’ata yetişen kimse, ikindi namazına yetişmiştir." [Malik, Muvatta', Vükût, 5; Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 5; İbn Mâce, Sünen, Salât, 2; İbn Hanbel, Müsned, II, 236, 254]

Çoğunluk müctehidlere göre, ikindi namazını güneşin sararma vaktine kadar geciktirmek mekruhtur. Çünkü Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Bu vakitte kılınan namaz münafıkların namazıdır. Münafık oturup güneşi bekler... Güneş şeytanın iki boynuzu arasına girdiği (batmaya yüz tuttuğu) zaman, çabuk olarak ikindiyi dört rek’at kılar, Allah'ı çok az zikreder/anar." (Mâlik, Muvatta', Kur’ân, 46]

İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre Kur'an-ı Kerim'de sözü edilen "orta namaz", ikindi namazıdır. Delil, Hz. Âişe’nin (r.anhâ) naklettiği şu hadistir:

"Rasûlullah (s.a.v.); ‘Namazlara devam edin, orta namaza da devam edin’ [Bakara suresi, 2/238] ayetini okudu. {orta namaz ise ikindi namazıdır" buyurdu. [Ebû Dâvûd Sünen, Salât, 5; İbn Hanbel, Müsned, V, 8; İbn Kesîr, Muhtasaru Tefsirî İbn Kesîr. thk. M. Ali es-Sâbûnî, Beyrut 1981, I, 218]

İkindi namazına "orta namaz" denmesi, iki adet geceye ait, iki adet de gündüze ait namazın arasında bulunması yüzündendir.

4) Akşam Namazının Vakti:

Akşam namazının vakti, güneş yuvarlağının tam olarak batmasıyla başlar ve şafağın kaybolması ile sona erer.

Ebû Hanîfe'ye (rh.) göre şafak, akşamleyin batı ufkundaki kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktır.

Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve Hanefiler dışındaki diğer üç mezhep ile Ebû Hanîfe'den (rahımehumullah) başka bir rivayete göre ise şafak; ufukta meydana gelen kızıllıktan ibarettir. Bu kızıllık gidince, akşam namazının vakti çıkmış olur. Delil, İbn Ömer'in; "Şafak, ufuktaki kırmızılıktır" [es-San'ânî, Sûbûtü’s-Selâm, I, 106] sözüdür. Hanefilerde fetvaya esas olan görüş, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'in görüşüdür.

5) Yatsı Namazının Vakti:

Yatsının vakti, kırmızı şafağın kaybolduğu andan itibaren başlar ve ikinci fecrin doğmasına kadar devam eder. İkinci fecir doğunca yatsının vakti çıkmış olur. Delil, İbn Ömer'den (r.a.) rivayet edilen şu hadistir: "Şafak kırmızılıktır. Şafak kaybolunca namaz kılmak farz olur." [es-Sanânî, a.g.e., I,114] Başka bir delil, Ebû Katade (r.a.) hadisidir: "Uyku halinde kusur yoktur. Kusur ancak, diğer namazın vakti gelinceye kadar namazı kılmayandadır." [Müslim, Sahih, Mesâcid, 311]

Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehaptır. Gecenin yarısına kadar geciktirmek mübah, bir özür bulunmadıkça ikinci fecre kadar geciktirmek ise tahrimen mekruhtur. Çünkü bu durumda namazı kaçırmaktan korkulur.

***

Vitir namazının vaktinin başlangıcı, yatsı namazından sonradır. Vitrin sonu ise, ikinci fecrin doğmasından biraz önceye kadardır.

Vitir namazını, uyanacağından emin olmayan kimse için uyumadan önce kılmak, uyanacağından emin olan kimse için ise, gecenin sonuna kadar geciktirmek daha faziletlidir.

***

Teravih namazının vakti, tercih edilen görüşe göre, yatsı namazından sonra başlar, sabah namazının vaktine kadar devam eder. Teravih, vitir namazından önce de, sonra da kılınabilir. Ancak yatsı namazı kılınmadan önce teravih namazı kılınsa, iadesi gerekir.

***

Bayram namazlarının vakti, güneş doğup, kerahet vakti çıktıktan sonra başlar, güneşin gökyüzünde en yüksek noktaya çıkışına (istivâ) kadar devam eder.

Ramazan bayramı namazı, bir özür sebebiyle birinci gün istivâ zamanından önce kılınamazsa, ikinci gün istivâ zamanına kadar kılınır, artık özür bulunmasa da üçüncü gün kılınamaz.

Kurban bayramı namazı ise, bir özür sebebiyle, birinci gün kılınamazsa ikinci gün kılınır. İkinci gün de bir özür sebebiyle kılınamazsa üçüncü gün istivâ zamanına kadar kılınır.

Bu namazları bir özür bulunmaksızın böyle ikinci veya üçüncü güne bırakmak ise çirkin bir ameldir.

Bu bayram namazlar, istivâ zamanından veya zeval vaktinden sonra ise hiç bir halde kılınamaz. Kazaları da caiz değildir. [Namaz vakitleri hakkında geniş bilgi için bkz. İbnü’l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 151-160; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, I, 321-342; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 59-62; eş-Şîrâzî, el-Mûhezzeb, I, 51-54; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 370-395; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 506 vd.]

6) Kutuplarda Namaz Vakitleri:

Bu mevzuda iki görüş vardır.

a. Vakit, namazın bir şartı olduğu gibi, farz olmasının da sebebidir. Bu yüzden bir yerde, namaz vakitlerinden bir veya ikisi gerçekleşmezse, o vakitlere ait namazlar, o yer halkına farz olmamış olur.

Meselâ, bazı yerlerde, yılın bir mevsiminde daha akşam namazının vakti çıkmadan sabahın ikinci fecri doğarak sabah namazının vakti girmektedir. Artık bu gibi yerlerde yatsı namazı düşmüş olur. Bu meselede, abdest organlarından bir veya ikisini kaybeden kimsenin bu organları yıkama yükümlülüğünün düşmesine kıyas yapılarak namazın da düşeceğine fetva verilmiştir. Hanefilerin görüşü bu istikamettedir.

b. Bazı fakihlere göre, bu gibi yerlerdeki Müslümanlar da beş vakit namazla yükümlüdürler. Bulundukları yerde bu namazlardan herhangi birinin vakti gerçekleşmezse, orada yaşayan mü’minler o namazı kaza olarak kılarlar veya o beldeye en yakın olup (akrabü’l-beled), beş vakit namazların vakitleri tam olarak gerçekleşen yerin vakitlerine göre, takdir ederek namazları edaya çalışırlar. Bu görüş sahiplerine göre, her ne kadar vakit, namazın bir şartı ve bir sebebi ise de, namazın asıl sebebi Allah'ın emri oluşudur. Bu yüzden bütün Müslümanlar, bu beş vakit namazı kılmakla yükümlüdürler. İmam Şâfiî'nin görüşü de bu yöndedir.

Güneşin uzun süre doğmadığı veya batmadığı kutup bölgeleri ve yakınlarında ise yukarıdaki esaslara göre amel edilir. Yani vakitlerin tam olarak gerçekleştiği en yakın bölgeye göre takdir usûlü uygulanır. Her 24 saatte beş vakit namaz kılınır ve her namaz kendi vakit sınırları içinde eda edilir. Kerahet vakitlerine de ayrıca dikkat ve riayet gösterilir. Bu gibi yerlerde yaşayan Müslümanların, oruç ve zekâtlarını eda ve ifa hususunda da aynı şekilde takdir uygulanır.

Akşam namazı, Yatsı namazı, Farz namazlar, Sabah Namazı, öğle namazı, ikindi namazı, vitir, sünnetler, teravih, bayram namazları, nafileler, Kutuplarda Namaz Vakitleri, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.mollacami.com/konu/namaz-vakitleri-ve-iki-vaktin-namazini-bi-1,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com