Sorular | Soru sor

Hanımımızın çalışması

Selamün aleyküm. Çalışan hanımımızın manen mesuliyeti çalışıyor olmaktan ötürü bize mi aittir. Bir zorunluluk yok çalışmasına dair. Başörtülü çalışıyor.


Ve aleyküm selam.

Çalışan hanımın yaptığı hata, işlediği kusur ve günahların mes’ûliyetinde, elbette ki ona çalışma iznini veren kocası da ortaktır. Çünkü öncelikle İslâm hukukuna göre kadının çalışma zorunluluğu yoktur. Kocası onun her türlü ihtiyacını temin etemeye mecburdur. Eğer kadının çalışmasını gerektirecek bir durum hasıl olursa da, bu durum, kocasının izniyle / müsaadesiyle mümkündür ancak... Kaldı ki, “Bir zorunluluk yok çalışmasına dair” diyorsunuz. Peki, vaziyet bu olduğu halde o çalışma aşkı niye? Nerden geliyor bu arzu ve iştiyak? Tabii ki nefis ve şeytandan… Gerek arzusuna göre “yaşama” gerekse istediği gibi “harcama” noktasında daha keyfi, daha rahat, güya daha “özgür” hareket edebilmek için... Öyle değil mi?

Ayrıca İslâm’da kadının tesettürü, “başörtüsü”nü taktığı zaman tamam oluyor, her şey bitiyor demek değildir. İş sadece onunla hallolmuyor ki... Sokaklarda-caddelerde, çarşıda-pazarda başı örtülü olduğu halde vücudunun diğer yerleri itibariyle tesettürden bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyebileceğimiz nice kadınlara rastlamıyor muyuz? İşte bu duruma işaret eden Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

"Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran kimseler; giyinmiş, çıplak kadınlar ki, bunlar Allah'a tâatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar Cennet’e girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu, şu-şu kadar uzak mesafeden duyulur". [Müslim, Sahih, Cennet 53, Hadis no: 2857, 52, Hadis no: 2128]

İbn Abdülberr (rh.) bu hususta şöyle demiştir:

"Rasûlullah (s.a.v.), (bu hadiste) vücudu örtmeyen, aksine teni gösteren ince ve dar elbiseler giyen, bundan dolayı isim olarak giyinmiş, fakat gerçekte çıplak olan kadınları kasdetmiştir". [Suyûtî, Tenvîru'l-Havâlik, 3, 103]

Hadiste geçen “kâsiyat" giyinmiş kadınlar demektir… “Âriyat” da çıplak kadınlar manasınadır. Kadın, hadiste bu iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: "Giyinmiş fakat çıplak kadın." Âlimler bu ifadeyi farklı te’ivil ve izahlara tâbi tutarlar. Bunlardan bir kısmı şöyledir:

- Bazıları “kâsiyat”ı Allah'ın nimetine bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır.

- Bir kısmı: Kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde, diğer bir kısmını açar diye açıklamıştır.

- Bir kısmı da, bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.

Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece "giyinme"yi emretmez, görüldüğü üzere giyinmenin sınırlarını ve mahiyetini de belirler.

- Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden hakikaten örtülmelidir.

- Vücut hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen "giyinmiş çıplak" hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.

- Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.

- Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet de şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekme gayesini güden kıyafetler… İslâm elbiseyi örtünmek için emrettiği halde, günümüzde birçok çevreler, elbiseyi örtünmekten çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev'i giyimler de, giyinmiş çıplak manasına dahildir.

Gene sadedinde olduğumuz hadiste geçen “mâilât” kelimesi de, lûgat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Âlimler umumiyetle Allah Teala'nın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazıları da bu tabirle sağını-solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. “Mümilât” da başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir.

“Başlarını deve hörgücü gibi yapacak kadınlar” tabiri, bilhassa günümüz kadınlarını tasvir ediyor gibidir. Kadınlar, değişik saç modelleri uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler. Mü'min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini sürekli gözönünda bulundurmalı ve Cennet’in kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar!

Netice: Hanımlar tesettür adına giyinip kuşandıklarına dikkat etmeli… Mecbur kalmadıkça dışarıda çalışma yolunu tercih etmemelidirler. Erkekler de buna izin meselesinde karar verirken, kılı kırk yararcasına hassas davranmalıdırlar.

hanım, çalışma, manem mesuliyet, bize mi aittir, zorunluluk yok, başörtülü, giyinmiş, çıplak kadınlar, kâsiyat, Âriyat, Başlarını deve hörgücü, mâilât, Mümilât,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com