Sorular | Soru sor

Hac ve umre yerine geçen bedenî ve malî ibadetler

Selamun aleyküm hocam; bir sorum olacaktı: hacca gitmeden hac sevabı kazandıran amel ya da ameller var mıdır, varsa nelerdir? Cevabınız için şimdiden tşkler Selvihan Nazlı Ayyıldız – İstanbul / Türkiye

Ve aleyküm selam kardeşim;

İmam Gazali hazretlerinin İhya’da, İsmail Hakkı Bursevi hazretlerinin de Tefsiru Ruhu’l-Beyan’da Enes bin Mâlik’ten (r.a.) naklettikleri bir hadis-i şeriflerinde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

"Kim sabah namazını cemâatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikretmek için oturur, güneş doğduktan (ve kerahet vakti çıktıktan) sonra da iki rek’ât namaz kılarsa; onun için tam bir hac ve umre sevabı gibi sevab vardır." Enes (r.a.) şöyle devam etti:

“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), üç defa tam bir hac ve umre sevabı” buyurdu.
Bu namazın adı “işrak namazı”dır ve iki rek’âttır. “Niyet ettim Allah rızası için işrak namazına" diye niyet edilir. Sabah namazının sünneti gibi kılınır.

Bu namaz, Güneş bir iki mızrak boyu yükseldikten, yani güneş doğduktan kırk-elli dakikalık bir zaman geçtikten sonra kılınır. Saati olmayan bir kimse, çenesini göğsüne yapıştırarak güneşe bakar, şayet güneşi bu vaziyetteyken göremiyorsa, kerahat vakti çıkmıştır. Bundan sonra artık İşrak namazı kılınabilir.

Demik ki işrak namazı, mü’mine hac ve umre sevabı kazandıran ameller arasındadır. Ama zamanında ve şartlarına uyularak kılınmak kaydiyle tabii…

İşrak namazının fazileti hakkında Hz. ömer (r.a.) de şunları anlatır:

“Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir ordu çıkardı. Bu ordu büyük bir muvaffakiyet elde etti. Bolca bir ganimetle döndü. Dediler ki:

‘- Yâ Rasûlullah, bu kadar çabuk hamle yapan bir ordu ve bu ordunun aldığı ganimetten fazlasını hiç görmemiştik.’ Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“- Ben bu ordudan daha seri hamle yapan ve daha fazla ganimet ele geçireni haber vereyim mi?”

‘- Haber ver, (yâ Rasûlallah)’ dediler. Şöyle buyurdular:

“- Bir cemaat ki, sabah namazını kılarlar, sonra oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederler. Bundan sonra iki rek’ât namaz kılarlar, evlerine dönerler. İşte en büyük hamleyi yapanlar, en fazla ganimeti alanlar onlardır.”

Bir de hac yerine geçen sadakalar var, yani mal3i ibadetler... Dilerseniz aşağıda onlardan bahsedelim biraz.

***

Hacca gitmeden haccı kabul olan zât

Ali bin Muvaffak hazretleri, Şam’da yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. Zünnûn-i Mısrî ve Abdullah bin Mübarek ile görüştü. 878 (H.265) senesi vefât etti...

Abdullah bin Mübarek (736-796) hazretleri bir hac mevsiminde Mekke’de hac vazifelerini ifa ettikten sonra, Harem’de uyuyakalır. Rüyasında semadan iki melek iner. Aralarında şöyle bir konuşma geçer:

- Bu sene 600 bin kişi haccetti, fakat hiçbirinin haccı kabul edilmedi; ancak, Şam’da Ali bin Muvaffak ismindeki bir ayakkabı tamircisinin yaptığı amelin hürmetine, Allah Teala hepsinin haccını kabul etti...

Abdullah bin Mübarek (k.s.) uyanınca, merak ve hayret içindedir. Ali bin Muvaffak ismindeki zatı yakından tanımak için hemen Şam’a gider ve onu bulup der ki:

- Sen nasıl bir hac yaptın da senin hürmetine Allah Teala herkesin haccını kabul etti?

-Bir yanlışlık var. Hacca niyetlendim fakat gidemedim.

- Nasıl olur, bu durumu bize anlat!

- Ben ayakkabı tamircisiydim. Otuz seneden beri hacca gitmek arzusundaydım. Bu işimden otuz senedir, üçyüz dirhem (1440 gr) gümüş biriktirdim. Bu sene hacca gidecektim. Hanımım hamileydi. Yola çıkacağım güne yakın bir zamandı... Evimizi et kokusu sardı… O sıralar hamile olan hanımım bana;

- Komşudan et kokusu geliyor; canım çekti, bana bir parça et ister misin? dedi.

Komşuma gittim. Durumu anlatınca komşum ağlamaya başladı ve dedi ki:

''- Ey Ali bin Muvaffak, bu et size haramdır!.. Yolda ölü olarak bulduğum bir hayvana aittir. Üç gündür çocuklarım bir şey yememişlerdir. Kaç gündür iş bulamadım, kimse bana iş vermedi. Çaresizlikten onu çocuklarıma yedirmek için pişiriyorum. Onların ölmeyecek kadar yemeleri helal olur, ama size helâl olmaz” dedi.

Ali bin Muvaffak der ki:

“- Komşumun anlattıkları içimden bir parça kopardı, yüreğime acı düştü. “Yazıklar olsun bana ki, sen aç iken halinden haberdar değilim. Hakkını helal et. Niçin Kâ'be'ye gideyim ki, benim haccım buradadır” dedim... Ve binbir zorlukla biriktirdiğim 300 dirhemi ağlayarak ona verdim.”

Bunun üzerine Abdullah bin Mübarek hazretleri;

“- Rabbim bana rüyada bu hakikati gösterdi!” dedi...

Ali bin Muvaffak hazretlerine bir zaman sonra hacca gitmek nasib oldu. Kâbe-i muazzamayı tavaf ettikten sonra Altınoluk’un hizâsında oturup tefekküre daldı. “Acaba Allah Teâlâ indinde hâlim nicedir?” diye düşündü. Bu hâlde iken kendinden geçti, uykuya daldı. Rüyâsında kendisine;

“Ey Ali bin Muvaffak! Elbette sen evine sevdiğini ve seni seveni dâvet edersin. Biz de sevdiğimizi çağırırız” denildi. Uyandığında sevinç içinde, “Allah!” diyerek son nefesini verdi.

***

Yoksul bir ailenin ihtiyaçlarını karşılamak adına nafile hacdan vazgeçti

Abdullah bin Mübarek hazretleri, bir sene yine hacca niyet etmişti. Meşakkaatli bir yolculuk sürecinde bir beldenin çöplüğünün yanından geçiyorlardı. Çöplüğü eşeleyip yiyecek bir şeyler arayan küçük bir kız gördü. Muhtaçlığı her yerinden belli olan çaresiz kız, yerden ölmüş bir kuşu aldı. Abdullah bin Mübarek, onun bu halini dikkatle takip edip onu yanına çağırarak çöplükte ne aradığını, elindeki ölü kuşu ne yapacağını sordu. Kız, mahçup bir halde halini anlatmaya başladı;

“- Biz iki kardeşiz. Benden başka bir kardeşim daha var. Bizler yoksuluz, yiyecek bir şeyimiz yok. Üç gündür aç haldeyiz. Babamız zengin bir insandı. Zalim insanlar, haksızlıkla malını alıp öldürdüler. Onun ölümünden sonra bize bakacak kimse kalmadı. Bizler muhtaç ve perişan hâle düştük” dedi.

Gördüğü bu manzara karşısında derin bir elem duyan ve gözleri yaşaran Abdullah bin Mübârek hazretleri, hac yolculuğu için biriktirdiği bin altından 40 altını memleketine geri dönmek için ayırdı ve geri kalan 960 altını kızın annesine verdi. Sonra da beraberinde hacca götürdüğü kafileye dönerek;

“- Hac yolculuğumuz buraya kadar. Geri dönüyoruz, bu seneki haccımız bu olsun" buyurdu.

Demek ki, nafile hacca gitme (umreye) imkânı olduğu halde gitmeyip, ellerindeki bu parayı çevresindeki fakirlere-yoksullara, Allah yolundaki hizmetlere, hele de ilim okuyan ve okutanlara, hayır müesseselerine vermeleri, kısacası tasadduk etmeleri çok daha faziletlidir. İçtimai sorumluluklar, tabir caizse sosyal hizmetler, bu tür malî ibadetler de bizi bekliyor. Bu noktada gaflete ve ihmale, vurdumduymazlığa, adamsendeciliğe hayatımızda yer vermemeliyiz.

nafile, Hac, ordu, umre, tasadduk, fakir, işrak namazı, seri hamle, yoksul, Allah yolundaki hizmetler, ilim okuyan ve okutanlar, hayır müesseseleri,

Yorumlar (1)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla