Sorular | Soru sor

Namazlarda cem'-i takdim ve cem'-i te'hir...

Bu mevsimde buralarda (Hollan'da) gece 01.30 civarı yatsı oluyor. Bu vakitte de camiler teravihlere açılamıyor tabi ki..
Tervihsiz camiler ne kadar mahzun oluyor..
12 yaşında bir talebemiz akşam 01.30-11.00 arası yatıyr 01.00'de tekrar kalkıyor. Önce yatsı namazını, 15-20 dakika sonra da sabah namazını (gece 02.00'da) kılıyor tekrar uyumaya çalışıyor. Sabah 06.30 gibi de okul için kalkması gerekiyor. 2 civarı yatıyor.
Bu tempoya 1-2 gün ancak tahmmül edebiliyorlar. Sonra büyük sıkıntılar oluşuyor. Ya namaz kılarken uyuya kalıyorlar ya da okulda masada uykuya dalıyorlar...
Tabii bu da kursların gözetim altında bulundurulmasına sebep oluyor.
Aynı durum çalışan insanlar için de mevzuu bahis..
4-5 aylık bu dönemde diğer mezhepleri taklit edebilirler mi? Mesela Mâlikîler meşakkate binaen cem' yapıyorlar.
Şâfiîler gecenin üçte birinden ileriye yatsı namazı geçmez deyip kılıyorlar!!!
Diyanet'i biliyorsunuz; senein tamamında akşamdan 1.20 dakika sonra kılıyor yatsıyı..
Bu 4 aylık müddet zarfında Hollanda'da meşekkate binaen diğer mezheblere uyulabilir mi? Bir hal çaresi var mıdır?
Bu hususta zat-ı alinizin görüşlerini almak istiyorum.
Buradada hocalar arasında tartışılıyor
ama kimsede bu konuda derin bir bilgi yok.
.....
Bu mesajı, sizin şu makalenizi okuyunca yazma cüretini buldum kendimde.. Mert Demir - Hollanda

***

Yatsı namazını gece yarıdan sonraya bırakmak mekruhtur

Dilerseniz sözü hiç uzatmadan, mevzu ile ilgili ikinci bin yılın müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed el-Fârukî es-Serhendî (k.s.) hazretlerinin ikaz ve hatırlatmalarına kulak verelim.

“Gece namazına kalkmaya vesile olması için, yatsı namazını gecenin son yarısına bırakmak, cidden kabul edilmeyecek bir husustur.(1)

“Hanefî âlimlerince, yatsı namazını bu vakitte edâ etmek mekruhtur. Onlar bu kerâhati, tahrîmî mekruh olarak kabul etmişler; yatsı namazının, gecenin ilk yarısına kadar kılınmasını mubah, ondan sonraya (yani imsak vaktine kadar) bırakılmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. Mubahın karşılığı olan mekruh da, harama yakın olan mekruhtur. Şâfiîlere göre ise, yatsı namazını o vakitte edâ etmek (kerâhetle dahi) câiz değildir.

“Bu işi (yatsı namazını geciktirmeyi); gece ibadetine kalkmaya sebep, mânevî zevklerin husûlüne ve o vakitte cem‘iyyete(2) vesîle olması için yapmak, cidden kerih (çirkin bir davranış olarak) görülmüştür. Zira bu maksat için sadece vitir namazını tehir etmek kâfidir, hatta bu tehir müstehaptır. Böylece, müstehap olan bir vakitte vitir kılınmış, uyanıklık ve gece kıyâmından maksat da elde edilmiş olur.

“O halde münasip olan; bu ameli, yani yatsı namazını gece yarısından sonraya erteleme işini terk etmek ve (o vakitte kılınan) geçmiş yatsı namazlarını kaza etmektir. İmâm-ı A‘zam-ı Kûfi (rh.), abdestin âdâbından bir edebi terk ettiğinden dolayı, kırk yıllık namazı kaza etmiştir...”(3)

DİPNOTLAR

(1) Gece yarısı, içinde bulunduğumuz günün öğle namazı vaktinin giriş saatidir. Yani gecenin yarısı ile gündüzün ortası birbirine mütenazır/simetridir. Mesela öğle namazı vakti saat 12:00'da giriyorsa, geceliyin saat tam 12:00 (24:00)'yi gösterdiğinde o vakit gecenin ortasıdır. Ancak ibadet vakitlerindeki temkin de gözönüne alınarak en az bu saatten 10 dakika öncesine kadar yatsı namazı kılınmış olmalıdır. Aksi takdirde yani belirtmeye çalıştığımız bu vakitten sonra kılınan yatsı namazı mekruh olur.

(2) Cem‘iyyet, derli toplu, düzenli ve huzurlu olma demektir. Tasavvufta ise, mâsivâdan yani Hak’tan gayri her şeyden yüz çevirme ve dikkati sadece Allah Teâlâ’ya teveccüh noktasında toplamadır. Kalbin huzursuz ve dağınık halde olmaması, insanın zihnen ve kalben kendisini tamamen Hakk’a vermesidir. (Abbâdî, Kutbuddîn Ebu’l-Muzaffer, Sûfînâme, Tahran, 1347, s. 173)

(3) el-Mektûbat, İmâm-ı Rabbânî, 1, 29. Tabii buradaki "kaza etmek" hükmü işin takva yönüyle alakalıdır. Meseleyi fetva yönüyle düşündüğümüz zaman, gece yarısından sonra kılınan yatsı namazı kerâhetle birlikte caizdir, eda edilmiş sayılır. Ancak takva sahibi mü'minler, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurduğu, İmâm-ı A'zam hazretlerinin uyguladığı gibi, bu şekilde yani kerâhet vaktinde veya âdâba riayet etmeden kıldıkları namazları, onların bu ihtiyatlı görüşlerine uyarak kaza ederler. Yoksa fıkıh ve fetva açısından o vakitte kılınan yatsı namazı, mekruh olmakla birlikte kişiyi o namazın borcundan kurtarır. Fakat sevap adına bir şey elde edemez. Çünkü bu davranış, aynen ikindiyi güneşin kızıllaşma anına kadar bırakmaya benzer ki, harama yakın bir iş yapmış olur. Bununla birlikte tabii ki kazaya bırakılmamalı, mutlaka kılınmalıdır.

Buraya kopyaladığınız söz konusu yazı, zaruretin olmadığı yer ve zamanlarla ilgilidir, istisnai halleri ihtiva etmez. Bu bir.

İkincisi cem’-i takdim ve cem’-i te’hir’le alakalı olarak da şu makaleyi dikkatlice okuyunuz: http://www.mollacami.com/konu/namaz-vakitleri-ve-iki-vaktin-namazini-bi-12352.html
http://www.halisece.com/fikih/13-namaz/363-namaz-vakitleri.html Orada mesele tarafımızdan bütün teferruatıyla ele alınmış idi. Çözüm için yararı olacağını düşünüyorum.

Üçüncü ve çok dikkatimi çeken bir husus; yıllardır Avrupada’yız, aynı yerlerde ve aynı zamanları/mevsimleri senelerdir yaşadık… Peki bu problemler geçmiş yıllarda olmuyor muydu? Ya da nasıl aşılıyordu? Neden bugün gelip önümüze engel gibi çıktı, tıkandık? Sebep ya da sebepler nedir? Meselenin sıhhatli çözümü için bunların bilinmesi zaruri.

Dördüncüsü; evet, hepimizin bildiği gibi İslâm’da hak mezhepler arasında zaruret halinde birbirini taklit caizdir. Kısacası bir yerde belli hususlarda Müslümanlar için umumi bir sıkıntı söz konusu ise, meselenin aşılabileceği, problemin çömüme kavuşabileceği görüş diğer hak mezheplerden-müçtehitlerden hangisine ait olursa olsun, uyulabilir, o yönde fetva verilebilir. Hatta verilmesi de gerekir. Dolayısiyle cem’ durumu bahis mevzuu olabilir. Ama bunun da en uygun olanını seçmek lazım; o da, akşamı son vaktine tehir edip kendi vaktinde kılarak, ardından da yatsıyı eda etmek olur. Vakitlerle ilgili yazıda da göreceğiniz üzere, Arafat ve Müzdelife’nin dışındaki diğer cem’lere Hanefi mezhebi izin vermiyor. Bu da dikkatten uzak tutulmaması gereken bir husus tabii… Ama yok illa da biz istediğimiz gibi cem’ yaparız, madem öbür mezhepler buna izin vermiş, neden yapmayalım derseniz de, yaparsınız. Elbette istediğinizi uygulayabilirsiniz. Başkalarına da, ‘Allah kabul etsin’ demekten öte bir şey düşmez.

Tabii her şeyden önemlisi; bunlar benim, ilmi çerçevede şahsi değerlendirmelerim. Karar elbette ki yükümlü ve sorumlu durumda olan arkadaşlarımızındır, orada yaşayan sizlerindir. Allahu a’lemu bi’s-savâbi.

mekruh, Hanefî, fetva, akşam, yatsı, Namazlarda cem'-i takdim ve cem'-i te'hir, Arafat, Müzdelife, fıkıh,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com