Sorular | Soru sor

Hayızlı iken guslü icab eden hallerden biri olsa?

Hocam, hayızlı iken cünüp olsak gusletmemiz gerekir mi? Ama gusül esnasında kan da akabilir; o zaman o guslümüz sahih olur mu? Ya da namaz kılmadığımız için gerekmez mi gusül? tşk ederim

Gusletmeniz gerekir. Çünkü cünüp olmak, gusletmeyi gerektiren haldir zaten… Guslünüz de sahih/geçerli olur. Kanın akması guslünüze bir engel teşkil etmez; çünkü ihtiyarî değil, ıztırarî bir durumdur. Yani kendi elinizde olan, kendi isteğinizle oluşan bir şey değil. Günah olması ise ayrı bir durum. Onu öbür sorunuzda ele almaya çalışacağız.

O halde iken namaz kılmasanız da –yukarıda belirttiğimiz üzere– gusletmeniz icap eder. Guslü gerektiren durumları isterseniz şöyle yeniden bir hatırlayalım…

Aslında dinî açıdan maddî olmaktan ziyade manevi bir temizlenme ve arınma vasıtası olan guslün sebebi, hükmî kirliliktir. Bu sebeple hükmî kirlilik hali sayılan cünüplük, hayız ve nifas halleri guslü gerektiren üç temel sebeptir.

Ancak bu üç durumun dinî ıstılahta/literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu durumdaki kimselerin dinen necis sayıldığı anlamına gelmez. Zira mü’min necis olmaz. Hatta Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir necistir/pisliktir…”[Tevbe suresi, 28] buyrulması, onların hükmî kirliliklerine işaret olarak anlaşılmıştır.

Bu itibarla;

a- Cünüp olan insanlar,

b- Hayız ve nifas gören kimseler hükmen kirlenmişlerdir...

Bu hükmî-manevi karlilik; onların namaz, tilâvet secdesi, Kâbe'yi tavaf, Kur'an'ı eline alma ve Kur'an okuma, mescide girme gibi belirli ibadetleri veya ibadetle yakından ilgili fiilleri yapmak için gerekli ruhî ve mânevî temizliğe-hazırlığa sahip olmadıkları anlamına gelir.

Demek ki cünüplüğü meydana getiren bir fiil, yıkanmayı gerektiren ilk ve en önemli sebeptir. Ancak tabii ki hayız veya nifas halindeki kadın cünüplüğü gerektiren bir fiil sonunda yıkanmakla tamamen temizlenmiş olmaz, dolayısiyle yukarda saydığımız ibadetleri gene yapamaz.

Bundan dolayı cünüp kimsenin oruca devam etmesi veya namaz vaktine kadar yıkanmayı geciktirmesi –takvaya uygun olamasa da fetva yönüyle– günah sayılmayıp namazın kılınabileceği son vakit öncesinde gusletmesi farz görülmüştür.

Diğer bir anlatımla gusül, hükmî-manevi kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı mümkün hale getiren bir hükmî (ve aynı zamanda fiili) temizlenme usulüdür/esasıdır.

***

Kadınların özel halleriyle ilgili dinî hükümleri şöyle toparlayabiliriz:

Hayız, bir nevi abdestsizlik ve cünüplük hali, yani hükmî kirlilik (hades) veya mazeret kabul edilir. Hayızlı kadının namaz kılmasının ve oruç tutmasının câiz ve sahih olmadığında, yani hayzın bu iki ibadetin ifasına engel bir mazeret sayıldığında fakihler görüş birliğindedir.

Hayız süresince terkedilen namazların kazâ edilmesinin gerekmediği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı hususlarında da görüş birliği vardır. Bu mevzuda Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) bilgi ve tasdiki/onayı dahilinde cereyan eden uygulamalar esas alınmıştır. [Buhârî, Sahih, Hayız, 20; Müslim, Sahih, Hayız, 69; Ebû Dâvûd, Sünen, Tahâret, 105]

Hayızlı bir kadın hac ibadetini eda ederken Kâbe'yi tavaf hariç, hacla ilgili bütün vazifeleri ve ibadetleri (menâsik) yapabilir. Haccın rüknü olan ziyaret (ifâza) tavafını yapmak üzere temizleninceye kadar Mekke'de bekler. Hanefîler'e göre hayızlı olarak tavaf yapılması geçerli olmakla birlikte ‘ceza kurbanı’ kesilmesi gerekir.

Hayızlı kadının Kur'an okuması ve Mushaf'ı eline alması, mescide girip orada kalması, Hanefîler de dahil fakihlerin çoğunluğuna göre câiz değildir. Bu mevzuda hayızlı kadın, cünüp kimse gibidir.

Ancak ihtiyaç halinde mescide girebilirler, dua ve zikir niyetiyle dua âyetlerini, Fâtiha, âyetü’l-Kürsî, İhlâs, Muavvizeteyn gibi sûreleri, Eûzü-Besmeleyi, kelime-i tevhid ve şehâdeti okuyabilirler, istifar ve tesbihte bulanabilirler…

Mâlikî fakihleri ise, bazı sahâbe ve tâbiîn âlimlerinden rivayet edilen görüşlerin desteğiyle, kadının hayız süresi içinde Kur'an okuyabileceğini; fakat hayız kanı kesildiği andan itibaren gusledip temizleninceye kadar cünüp hükmünde olup, Kur'an okuyamayacağını belirtmişlerdir.

İbn Hazm (rh.) bu şartı da aramaz.

Mâlikîler ve İbn Hazm dahil bir grup İslâm âlimi, cünüplük halinin iradî; hayızın ise gayri iradî oluşundan hareketle, hayızlı kadın lehine bir ayırım yapmayı gerekli görmüş; özellikle Mâlikîler kadınların Kur'an öğretimi ve öğrenimi için böyle bir ruhsata ihtiyacı bulunduğu noktasından hareket etmişlerdir.

Hayızlı kadının hayız sebebiyle ibadet edememesi, Kur'an okuyamaması dinin kendisine tanıdığı bir muafiyettir. Bu ibadetleri yapamadığı için dinî bir sıkıntı, eksiklik ve sorumluluk duyması yersizdir. İbadetlerde sayı ve süreden ziyade niyette ihlâs ve fikrî-ruhî cem’iyet (dağınıklıktan uzak, derli-toplu oluş, kesafet/yoğunluk) önemlidir.

Hayızlı iken guslü icab eden hallerden biri olsa, gusletmemiz gerekir mi, gusül esnasında kan da akabilir, guslümüz sahih olur mu,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com