Sorular | Soru sor

Hac'da tavaf, Şâfiîler ve abdest meselesi

Selamun aleyküm hocam, bir sorum olacaktı, bildiğimize nazaran Şafii mezhebine göre kadına dokununca abdest bozuluyor, fakat hacda tavaf esnasında bundan korunmak nerdeyse imkansız, bu durumda Şafii birinin ne yapması, nasıl davranması gerekir? AEO

Amelde Ehl-i Sünnet mezheplerinin dördü de haktır. O bakımdan mü’min; Hanefî, Şâfiî, Hanbelî, Malikî mezheplerinden hangisine mensup olursa olsun, zaruret halinde bunlardan herhangi birinin hükmünü taklit edebilir; bu caiz görülmüştür.

Hac’da özellikle de tavaf esnasında izdiham/sıkışıklık olduğundan, farkında olmadan erkeklerin elleri kendilerine yabancı olan kadınların eline değebilmektedir. Tabii bu hoş olmayan durumun aslında idari bir zaafiyetten, organize eksikliğinden kaynaklandığı da çok açık ve de acı bir gerçek... Medine’de yapılabilen düzenleme, Mekke’de neden olamasın! Tavaf için pekâla hanımlara ayrı, erkeklere ayrı bir zaman tahsis edilebilir. Bu da işin bir başka yönü. İnşaallah o günleri bizlere de gösterir Mevlam, temennisinden sonra gelelim günümüzdeki sıkıntıya…

Sizin de sorunuzda işaret ettiğinzi gibi, bu gibi halde Şâfiîlerin abdesti bozulmaktadır. Fakat, tavaf ve diğer vazifelerin icrası anında bu sıkıntının önüne geçmek o sırada mümkün olmadığından, Hanefi mezhebini taklit ederler… Niyet ederek bu hususta Hanefi mezhebine uyarlar. Böylece herhangi bir vesveseye düşmeden gönül rahatlığı ile ibadetlerini ifa ederler.

Görüldüğü üzere, mezheplerin ihtilâfı, içtihatların değişikliği, dolayısiyle bir mesele hakkındaki hükmün farklılığı aslında Müslümanlar için bir rahmettir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriferinde,

“Ümmetimin (müçtehitlerinin) ihtilafı, (farklı görüş ve hükümler ortaya koymaları, ümmet fertleri için rahatlıktır) geniş bir rahmettir”[Aclunî, Keşfü'l-Hafâ,1, 64[ buyurarak buna işaret etmişlerdir.

Ayrıca o “mübarek beldeler”de hac ibadetini ifa esnasında mü’minin, her türlü şeytanî-nefsanî vesvese ve kuruntulardan kendisini koruması, uzak tutması gerekir elbette… Ancak her şeye rağmen fıkhî ve ahlâkî tedbirlerini de alması lazım.

***

İsterseniz bu noktada günümüzde kadınların hac meseleleriyle ilgili başka bir ince ve nazik meseleye temas edelim. Biliyorum, hanımların pek çoğunun hoşuna gitmeyecek bir durum. Ama anlatmak zorunda olduğumuzu düşünüyor, vebâl altında kalmak istemiyorum.

Haramlardan kaçınmak emirleri yapmaktan önce gelir

Hemen herkesin bildiği, gidip gelenlerin aynü’l-yakîn müşâhede edip hakku’l-yakîn yaşadıkları üzere insanlar, tavâf esnasında kadın-erkek karışık ve de çok sıkışık bir vaziyette bulunduğundan, abdestlerini, taklit yoluyla kurtarsalar bile, haram işlemeden tavaf edebilmeleri, belki imkânsız değil ama fevkalâde zor bir vaziyet. Ya çok serbest bir zamanı kollayacak, tabii böyle bir anı bulabilirse… Ya da üst katlardan ve çok uzun sürelerde yapmayı göze alacak... Tabii bu tahammül edilebilirse, sağlığı elverirse…

Ayrıca tavafın dışında da vaziyetler çok iç açıcı değil. 'Efendim orada kadın erkek ayrımı kalmıyor, herkes aynı oluyor, insanın kalbinde kötülük-kötü düşünce kalmıyoır' gibi mesnetten yoksun boş sözlere de itibar etmemek lazım. Bu ve benzerisözler ancak kendi kendimizi aldatmaya yarar. Zira kadın her yerde kadındır, erkek her yerde erkektir... Zamana-mekâna göre cinsiyet değişimi olmaz.

Hal böyle olunca hanımların, hac ibâdetini bizzât îfa yerine, kendileri için vekil göndermek suretiyle yerine getirmelerinin münâsip ve Hakk’ın rızâsına muvâfık olacağı daha uygun gibi gözükmektedir.

Usûl-i fıkıhta meşhur bir kaidedir; “Bir emrin (ibâdetin) edâ ve îfâsında, şayet bir harâmın işlenmesi bahis mevzuu ise, o haramı işlememek için, o emir terk edilir.” Kaldı ki hac için vekâlet câiz olduğundan, bu emrin terki de söz konusu değildir.

Sonuçta hem kendi hac ibadetlerinin hem de erkeklerin haccının sıhhati/geçerliliği hususunda müsbet bir adım atmış olacakları için, Cenab-ı Hakk'ın rızasına da muvafık hareket etmiş olacaklardır.

***

Hac sırasında işlenen haramlardan birisi de, hanımların erkeklerle aynı hizada bulunarak namaz kılmalarıdır.

Buna fıkıh lisânında “muhâzât” denilir.

Evet, tavafta kadınların erkeklerle aynı sırada olmaları tavaflarını ifsad etmez (sözünü ettiğimiz mahzurlar ayrı); fakat namaz böyle değildir.

Cemaatle kılınan namazda bir kadının, erkeklerin yanında aynı hizâda veya önünde bulunup, aynı namaz için aynı imama uyması durumunda –diğerlerininki değil ama– kadının iki yanındaki ve arkasındaki erkeğin namazı bozulur.

Ancak, erkek ve kadın orada (Mescid-i Haram’da) farklı yönlerden Ka’be’ye yönelmiş olurlarsa, bu durum muhâzât hükmünde değildir ve namazları bozulmaz.

Görüldüğü üzere mesele oldukça girift ve nazik! Üzerinde dikkat ve hassasiyetle durulması-düşünülmesi ve ona göre davranılması gerekmektedir.

İslâmî şuur ve idrâk sahibi bütün mü’minlerin dikkatine arz olunur.

Abdest, Hanefî, Hac, tavaf, izdiham, Şâfiîler, taklit, mübarek beldeler, edâ ve îfâ, terk, muhâzât,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com