“Mülâane” ve “Liân” ne demektir?
Hocam, okurken bir kitapta mülaane ve lian kelimeleri geçti, manasını anlayamadım, sözlüğe baktım bulamadım, sanırım sözlüğüm yetersiz, bu kelimeye açıklık getirebilirseniz sevinirim. Tşkler..
Öncelikle ifade edelim; her iki kelime de aynı manayadır. Edebi tabirle bir nevi “müteradif lafızlar"dır. Yani kelimeler farklı gibi olsa da, ifade ettikleri anlam aynı…
Şimdi de her iki kavramın ayrı-ayrı açıklamalarını ele alalım.
1) “Mülâane”, Arapça bir isim. Birbirine karşılıklı beddua etme, ilenme anlamında bir kelime.
Mesela; erkek karısını zina yapmakla suçlar, bunu da dört şahitle ispatlayamazsa, kaadı-hâkim önünde hususi bir şekilde ve karşılıklı olarak yemin etmeleri gerekir. Buna İslâm hukukunda “Mülâane” denir.
2) “Liân”, da gene Arapça bir kelime. Uzaklaştırmak, kovmak, rahmetten mahrum bırakmak, birbirine lânet etmek, lânetleşmek demektir.
İslâm fıkhında-hukukunda, karı ile kocanın hâkim karşısında, şer’î usûlüne uygun olarak dörder defa şehadette bulunduktan sonra, karşılıklı kendi nefislerine lânet okumaları “liân”dır.
Şöyle ki: Erkek karısını zina etmekle suçlar, bunu da dört şahit ile ispat edemezse, hâkim karşısında, içinde lânet sözleri de bulunan şehadet kelimesi ile yemin eder. İşte buna “liân” veya “mülâane” adı verilir.
İddia sahibi erkek olduğu için yemine önce o başlar. Şayet yemin etmek istemezse, ya yalan söylediğini itiraf eder veya yemin etmesi için hapsedilir.
Ancak, erkek liân yaptıktan sonra kadının liân yapması şarttır.
Liân bitince hâkim çiftleri ayırır. Bu bir bâin talak’tır. Geriye dönüp tekrar evlenmek isterlerse, yeni bir nikâh gerekir.
Rabbim (c.c.) cümlemizi ailevi huzur ve sükun ortamından mahrum etmesin.
Liân, mülâane, karşılıklı kendi nefislerine lânet okumaları, dört şahit, hâkim, hapsedilir, bâin talak’tır,