Sorular | Soru sor

Her mü'min namazda "Rabbenağfirlî ve livâlidiyye" duasını okur mu?

Selemün aleyküm hocam nasılsınız.Ramazanı şerifiniz mübarek olsun.prensibini bozmadın bunu biliyorum.lütfen bunuda istisnai olarak cevap verin.sizın dediğini tutmaya çalışıyorum.aylardır sizi rahatsız etmedim. Lütfen beni kırmayın lütfen Allah rızasi için cevap verin.(a) ben annem babam bütün müslümanlar müslümanız elhamdülillah.Allah korusun ana babası kafir olarak hayattayken kafir olarak öldükten sonra her mümin namazda ve namaz dışında \"Rabbena etina...rabbenağfirli veli valideyya...\"duasını okusa olurmu?(b) okuduğun zikri kuran-ı kerimi bütün mümin akrabalara diye belirtmeden sadece bütün akrabalara diye bağışlasan olurmu? (c) benim hanımım hatimlere gidiyor 5 vakit namazını kılıyor.hanımıma imanın şartı kaç diye sorsam teleşa sinirlilik anında inkar kastı olmaksızın bilmiyorum dese küfre sebep olurmu? Nikah düşermi? (d) insan bilerek kul borcu ile ölse insan imansız gitmez değilmi? Ahirette kul borcuna karşılık Allah korusun imanını alamaz değilmi? (e) insan bilerek nikaha zarar veren bir hal ile ölse imansız gitmez değilmi? Teşekkürler.Allah razı olsun.Allaha emanet olun.

Ve aleyküm selam.

Evet, her mü’min söz konusu duaları okur, okumaları müstehaptır, güzel olur. İslâm’da kişiye özel hüküm yoktur; hasâis-i nebî müstesna…

Gene bir yığın gereksiz can sıkıcı sorular karalamış ve “Lütfen beni kırmayın lütfen Allah rızasi için cevap verin” demişsiniz. Tamam, sırf mübarek Ramazan-ı şerif hatırına gönlünü hoş etmek adına cevaplamaya çalışalım. Ancak devamı gelmemek kaydıyla…

***

Soruların/sorunların ve cevapları…

(a) ben annem babam bütün müslümanlar müslümanız elhamdülillah.Allah korusun ana babası kafir olarak hayattayken kafir olarak öldükten sonra her mümin namazda ve namaz dışında \"Rabbena etina...rabbenağfirli veli valideyya...\"duasını okusa olurmu?

- Bu soru, nisbeten geneli alakadar ettiği için biraz genişçe ele alalım.

Söz konusu duaları genel manada okumanın bir mahzuru olmaz. Kur’an-ı kerim’den menkul, mesnûn ve me’sûr dualardır. Ayrıca sülalen sadece o senin bildiğin anne-baban değil ki, onlardan öncekiler de var ve içlerinde nice iman sahipleri olamaz mı? Hz. Adem ve Hz. Havva hepimizin ilk ana-babası değil mi? Duan, en azından kendin ve onlar için geçerlidir, faydalıdır. Kâfir olarak ölenlere zaten istesen de herhangi bir tesiri olmaz.

Meselenin detaylı açıklamasına gelince…

Fahr-i âlem Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz küfür üzere ölen bir yakını için, "Eğer Allah yasaklamazsa ona mağfiret dileyeceğim" deyince şu âyet-i kerime nazil oldu:

"Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz." [Tevbe suresi, 113]
Münafıklardan Abdullah b. Ubey b. Selûl'ün cenaze namazını Peygamberimiz (s.a.v.) kıldırmıştı. (O münafıkları tanıdığı halde, bu tutumuyla siyaseten onları mü'minlerden ayırmıyordu). Bu mevzuda da şu âyet-i kerime geldi:

"Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Rasûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler." [Tevbe suresi, 84]
Şu ayetin de aynı mevzu ile alâkalı olarak geldiği söylenir: "Onlara ister bağışlanma dile, ister dileme, farketmez. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de Allah onları asla bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Rasulünü inkâr etmesinden ötürüdür. Allah fasıklar güruhuna hidayet vermez." [Tevbe suresi, 80]

Bu nasslar karşısında, özellikle Mâlikî İmam Karafî (rh.) meseleyi bütün detayı ile ele almış ve özet olarak şunları söylemiştir:

"Kafirin bağışlanması için dua etmek küfürdür (dua eden kâfir olur). Çünkü, Kur'ân-ı Kerim birçok âyetle müşrikleri Allah'ın bağışlamayacağını, kâfirlerin Cehennem'de ebedî kalacağını kesinkes haber verdikten sonra böyle bir şey istemek, Allah'ı yalanlamak ve sanki, 'Ya Rab! Sen öyle diyorsun ama bağışlasan daha iyi edersin!..' demek olur. Bu da küfürdür. Tüm mü'minlerin bağışlanmasını istemek de haramdır. Çünkü günahkâr mü'minlerin Cehennem'de, bir süre için de olsa, kalacakları sahih hadislerle bildirilmektedir. [Geniş bilgi için bkz. Karafi, el-Furük, 4, 259 vd.]

Bu görüş Hanefilerce (rahmetullahi aleyhim) biraz ağır bulunur ve "Kâfirin bağışlanması için dua etmek küfürdür, mü'minlerin bütün günahlarının bağışlanması için dua etmek ise haram değildir" denir.

İbn Âbidîn buna açıklık getirirken der ki:

"Mesele şuradan kaynaklanıyor: Allah'ın va'dinden dönmeyeceğini kendi kelâmıyla biliyoruz. Ama acaba vaîdinden (azab edeceği sözünden ve tehdidinden) de dönmez mi? İşte Karafi ve onu takip edenler, Allah'ın va'di gibi vaîdinden de dönmeyeceğini düşünerek, eğer Allah kâfirleri Cehennem'e koyacağını ve onların orada ebedî kalacağını bildiriyorsa, bunun aksini istemek Allah'ı isabetsizlikle suçlamak ve onu tekzib olur, bu ise küfürdür diye düşünmüşlerdir. Hanefi İbn Emîr el-Hâc da [V. h. 879 / m. 1474 bkz. Mu'cemu'l-Müellifin, 11, 274] kâfire dua mevzuunda onlar gibi düşünmüş bütün mü'minlere dua hususunda biraz daha müsamahalı davranmıştır. Doğrusu da budur. [Bkz. İbn Âbidin, Matba-i Âmira bsk., 1, 351, Mısır baskısı, 1, 523]

Buna göre kâfir olarak ölen birisi için dua etmek küfürdür. Ancak küfrü bevâh yani açık olmayanlara günahlarıyla küfür damgası vurup onları mü'min saymamak da bizim hakkımız değildir. Meselâ Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberligine, Kur'ân'ın bütününe inanan birisi, zalim de olsa onu kâfir saymak bizim elimizde değildir. Ama bunlara olduğu gibi inanmamış, ya da bunları tahkir etmişse, onu da mü'min saymak bizim elimizde değildir.

Mesele, ölmüş gitmiş kâfirler hakkında böyledir. Hayatta olan kâfirlerin doğru yolu bulmaları için dua etmenin ise caiz olduğu görüşü hâkimdir. Çünkü Rasulüllah Efendimiz (s.a.v.) Uhud Günü mübarek dişleri kırılıp, yüzü yaralandığında, müşrikler için, "Allah'ım, kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar" diye dua etmişlerdi. İbn Abbas (r.anhuma) da, "Mü'minler kâfir olarak ölmüş yakınlarına dua ediyorlardı. Bunu yasaklayan âyet [Tevbe suresi, 113] geldi, onlardan duayı kestiler. Ama bu âyet onların, hayatta olan kâfirlere dua etmelerini (onların hidayete ermelerini istemelerini) yasaklamıyordu" demiştir. [Kurtubî, Tefsir, ilgili ayet tefsirleri]

Bununla beraber; Buhari'nin nakline göre, Rasulüllah Efendimiz (asm)'in Uhud'daki bu sözü, kendi duası değildir. O bunu: "Daha önce de bir peygamber yaralanmış ve böyle demişti." tarzında söylemiştir [Bkz. Buharî, Sahih, Kitabü’l-Magazî; Müslim, Sahih, Cihad, 103] şeklinde söyleyip, kâfirin hayatta olanına dahi dua edilemeyeceği görüşünde olanlar da vardır [Bkz. Kurtubî, Tefsir, ilgili ayet tefsirleri] Fakat böyle dahi olsa, önceki bir peygamberin sözü bizim şeriatimizde kaldırılmadıkça bizim için geçerli olacağından (Allah'u alem) hayattaki bir kâfirin hidayete ermesi için dua etmekte bir sakınca olmamalıdır. Çünkü onun hidayeti bulması muhal değildir ve Allah kâfir olanların dünyada iken mü'min olamayacaklarını söylememiştir ki, bizim bunu istememiz, Allah (cc)'in olmaz, dediğinde israr etmemiz anlamına gelmiş olsun. Bir sonraki âyette bildirildigi üzere; Hz. Ibrahim (as)'in Babası için mağfiret dilemesini de böyle anlamak gerekir [İbn Abbas (r.anhuma) ayete değişik izah getirir bkz. Kurtubî, ilgili ayet tefsiri]

Bütün Müslümanlar için dua edilir, edilmelidir. Dua edildiğinde umumi olarak "bütün Müslümanlar" ifadesi kullanılacağı gibi, ismen dua etmek daha makbuldür.

***

(b) okuduğun zikri kuran-ı kerimi bütün mümin akrabalara diye belirtmeden sadece bütün akrabalara diye bağışlasan olurmu?

- Olur; çünkü mü’min olmayanlara zaten ulaşmaz, bir faydası olmaz. Ama "imanla gidenler" kaydını koyarsan daha güzel olur.

***

(c) benim hanımım hatimlere gidiyor 5 vakit namazını kılıyor.hanımıma imanın şartı kaç diye sorsam teleşa sinirlilik anında inkar kastı olmaksızın bilmiyorum dese küfre sebep olurmu? Nikah düşermi?

- Gene saçmalamışsın! Ne diye âşikâr bir mü’mine gereksiz yere zamansız bir anda imanın şartını soruyorsun? Bunu yaparken kendi vebalini hiç düşünmedin mi? Bu durum onun küfrüne sebep olmaz nikah da düşmez ama, sana sopa lazım gelir, hem de âmiyane tabirle, “eşek sudan gelinceye kadar”!.. Tamam mı?

***

(d) insan bilerek kul borcu ile ölse insan imansız gitmez değilmi? Ahirette kul borcuna karşılık Allah korusun imanını alamaz değilmi?

-Sorduklarının cevabını zaten biliyorsun ve vermişsin! Ehl-i Sünnet itikadında iman ayrı amel ayrıdır. Kul bocuyla ölen kişinin eğer imanı varsa -Allah korusun- neden imansız gitsin? Ne alaka! Kul borcuna mukabil ahirette verilecek-alınacak olan da iman değil ameldir!

***

(e) insan bilerek nikaha zarar veren bir hal ile ölse imansız gitmez değilmi?

- Bu sorunun cevabı da bir öncekinin içinde… Nikah bir muameledir-ameldir, nikâhsız ölen neden imansız gitsin ki?!

Lütfen… Tez elden bu saçmalıklara bir son verin! Sonlandıramazsanız da bu son olsun, bir daha yazmayın!

namaz, Nikâh, bağış, kâfir, Rabbenağfirlî ve livâlidiyye, ana baba, kul borcu, akrabalar, namazını sakın kılma, Mezarı başında durma, telaş, sinirlilik,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com